4 Ocak 2013 Cuma

Daldan Dala

Mutluluk diye arattım, bu resim çıktı :)
Mezun oldum, temamda çiçekler açtı gördüğünüz gibi. Ruh halim cıvıl cıvıl. Gerçi kafamda yine bin bir türlü düşünceler dönmekte. Öncelik de yurt dışı telaşı. İşe başlamadan önce dilimi geliştirmek açısından yur tdışına gitmek istiyorum. Özellikle istediğim yer ise İngiltere, ancak aldığım duyumlara göre Türk çok fazlaymış, o yüzden başka şehirler araştırıyorum şimdi.  Neyse çok zor bu işler çok… Okul araştır, konaklama bul, yok Londra’ya yakın olsun aman İskoç aksanı olmasın derken, kafam bir dünya oldu.  Tabi ben evde bunlarla uğraşırken, annem hazır evdesin gel, ev gezmesine gidelim demez mi?

Okul, iş derken ev gezmelerini unutmuşum ben ya, iyi oldu iyi ama büyüklerle muhabbette hala vasatım. -Belki de öğütlerini dinlemeyi sıkıcı bulduğumdandır – Böyle gezmelerde muhabbetler de hep şöyle başlar ‘ Okul da bitti, yurt dışına gidip gelcen sonra iş derken, artık sırada evlilik’  Durun daha yeni bitti, yurt dışına gidemedim bile, işe hangi ara girdim, ne! evlilik için erken değil mi? diye başlayan muhabbetimiz, kaynana-gelin tartışmasına döndü. Oradan da kendi hikayelerini anlattılar.

Adam ile kadın birbirini severek evleniyor. 4 ay evli kaldıktan sonra kadın, adamın ailesini istemiyor. Ne evini açıyor ne evlerine gidiyor. Kadının babası ise her gün evlerinde. Bu durum ikisi arasında gerilim yaratıyor ve herkes ailesinin yanına dönüyor, ancak kadın ailesini döndüğünde hamile olduğunu anlıyor ve tekrar barışıyorlar. Bu sefer ki barış çocuk doğana kadar sürüyor ve  kadın evi terk edince adam boşanma davası açıyor.  Çocuk annesi ile kalıyor ve adama yüzü bile gösterilmiyor. Bir süre sonra yeniden barışıyorlar ancak bu sefer herkes ailesiyle kalıp hafta sonu dışarı çıkıp flört ediyorlar.  Bu durumda çocuk için hangisi daha iyi, boşanmak mı boşanmamak mı?
Daha aday olmamasına rağmen bu tarz hikayeler öyle gözümü korkutuyor ki… Allah herkes için en hayırlısını versin.

Konuyu bağladığım yere dikkat!  İlişkilerden bahsetmişken ‘can we get married’ dizisini bitirmiş bulunmaktayım. Evlenmek isteyen çiftimizin hikayesini anlatıyor. Dizide yok yok, evlilik hazırlıkları, kaynana- gelin-damat  ilişkileri, boşanan çiftler, aldatılan eş, yaşlı çiftler ve mantık evliliği…
Dizide yakışıklı prensler, cici cici kızlar yok. Kimse mükemmel değil –belki ablayı mükemmmel sayabiliriz, ama onun da evlenirken yaşadıkları var-   İzlerken kimi zaman güldürdü, kimi zaman ağlattı, kimi zaman da sinirden yastıkları parçalattı (yok o kadar da değil  ) Şunu söyleyebilirim ki, kesinlikle ders verir nitelikteydi. Eğer boş vaktiniz varsa, bence bir göz atın, pişman olmazsınız. Son bölümünde bile diziyi şartlandırmayıp, olması gerektiği gibi bitirmişler. Hüngür hüngür ağladığım ve nasıl biter dediğim böyle diziler daha çok olsa, ne güzel olurdu :D

***
Diziden kopun, sizce dil için İngiltere mi yoksa Amerika mı? Bu sorunun cevabı hiçbir zaman netlik kazanamayacak biliyorum

8 yorum:

  1. Şahsen ben olsam Amerika'yı tercih ederdim sanırım... Bazı arkadaşlarım okulla beraber 18-20 günlüğüne Amerika'ya gezmeye gitmişti. Adamlar ı go, you go, we go aşamasından roman yazma aşamasına geçmişlerdi geldiklerinde. İngiltere'ye erasmus ile giden ablamın arkadaşları vardı. ingilizceleri baya iyi olduğu halde gittiklerinde dil bakımından çok zorluk çekmişlerdi. bence sen sözlüklere de bir göz at, oralarda ne diyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloguma hoşgeldin :)

      Beni de en çok endişelendiren o. İngiliz aksanına karşı sempatim olduğu halde anlamakta zorluk çekiyorum:/ Amerika'yı seçeceksem sırf bu yüzden olur.

      Sözlüklerin de bir faydası yok, iki ülkeye talep hemen hemen aynı :P Kafam daha çok karışıyor :D

      Sil
    2. o zaman direk ülkeler üzerinden git. yani biraz riske girip hangi ülkeyi görmek istediğini düşün ona göre seç? :) hoşbuldum..:)

      Sil
    3. Onun cevabı belli , İgiltere. Oyster seyahat kartından tut, Orange telefon hattına kadar her şeyi detaylı araştırdım. Yine de son ana kadar çelişkilerim devam edecek :)

      Sil
  2. İlk olarak çingucum mezuniyetini tebrik ederim. Darısı başıma. :D Aynı muhabbetleri veya dedikoduları çok çekiyoruz. Bir tane de dün anlattılar. Kafam karışıyor. Dallas gibiler hepsi. :D Can We Get Married şu sıralar baya gözüme çarpmaya başladı. Listeme ekliyorum sen de tavsiye ediyorsan. İlginç bir dizi gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler çingum, darısı başına :D

      Sanrım en iyisi kafa sallayıp hıhı demek, ben öyle yapıyorum artık. Can We Get Married ilişkiler üzerine yazılmış harika bir dizi. Pişman olmayacaksın eminim :)

      Sil
  3. Ben gideceksen Amerika derim açıkçası. Aslında daha çok ingiliz aksanıyla alakalı. Konuşabilene iyi hoşta. Ben hala tam olarak anlayabilmiş değilim ingiliz aksanın mantığını. Hiç kasma amerikan aksanı yeter bence. Ben de fazlasıyla ingilizce biliyorum yani bir hazırlık öğrencisine göre fazla. Okulda ileri seviye ingilizce görüyoruz daha doğrusu seviyesiz ingilizce. Beden müzik dahil her ders ingilizce. Kısacası yorma kendini ne kadar süre yut dışında kalmayı düşünüyorsun bilmiyorum ama eğer 2 yada 3 hafta gibi bir şeyse hiç bir fayda bekleme derim sadece biraz pratik yapmış olursun. 2 aydan azı hiç bir şey değiştirmiycek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seçimimi çoktan yaptım :) Hatta şu an İngiltere Cambridge'deyim :D İngiliz aksanı beni çok korkutuyordu ama sandığım gibi olmadı :P Konuşulan her şeyi anlıyorum ama ne yazık ki konuşma özürlüyüm. Bu yüzden şimdilik 7 ay kalmaya karar verim, duruma göre bu süreyi uzatabilirim :)

      Sil

MyFreeCopyright.com Registered & Protected