Vizelerin yorgunluğunu üstümden daha güzel nasıl atabilirdim
bilmiyorum. Arkadaşlarım İstanbul’daki üniversitelerinden birini kazandığından beri, İST gezisi yapmak çok istiyordum. Teyzem de
İstanbul’da oturuyor ancak arkadaşlarınla gezmek, ailenle gezmekten çok daha
farklı oluyor bu bir kez daha kanıtlandı hafta sonu. 2 hafta önceden planlar
yapıldı ancak aksilikler de peşimizi bırakmadı, neredeyse İstanbul’a gitmekten
vazgeçecektim ancak iyi ki vazgeçmemişim. Cuma akşamı Bursa’ya yaptığım yolculuğun
ertesi sabahı İdo ile Yenikapı’ya gittik. Zaten vizelerim yeni bitmiş, bütün
hafta uykusuz kalmışım bir de biletimiz sabah 07:30 seferine olunca İdo’ya
nasıl yetiştiğimizi hatırlamıyorum. (Gece
de heyecandan uyuyamamak da cabasıJ Malum 4 senedir bunun
hayaliyle yaşıyorum :P) Kalacağımız
yer Beşiktaş ve bavulumuz da çok ağır olduğu için taksi ile gitmeyi tercih
ettik. Beni ilk şaşırtan şey, aynı
istikamette oturan başka bir yolcunun da bizimle aynı taksiyi kullanması oldu :P
Bursa ve Eskişehir, İstanbul’a göre
küçük şehirler olduğu için böyle bir uygulama yok haliyle, o yüzden bayağı bir
şaşırdım. İkinci şaşırdığım nokta ise taksi ücreti oldu. Mesafe arttıkça ücret
de azılıyor. Bursa’da normalde 3-4 katını öderdik, Eskişehir’de ise 5 katını
kesin öderdik ücretin:P
Güzel bir kahvaltının ardından nihayet kankamla
buluşabildim. 1 hafta önceden planlarını çoktan yapmıştı, daire çizeceğiz Selo uygun mudur?
Dediğinde, tabi olur dedim. Beşiktaş’tan
dolmuş ile İstinye’ye gittik, gördüğüm manzara muhteşemdi, niye fotoğraf
çekmedim anlamıyorum üzerimdeki şaşkınlığı atamamıştım sanırım. Nasıl olsa çok yürüyeceğiz deyip
otobüse bindik, ayy ne trafik vardı o gün keşke Bebek’e de yürüyerek gitseydik
demiştik otobüsteyken. Sonunda o meşhur Bebek
Starbucks’a gitmek de nasip oldu.
Tabi çok kalabalık olduğundan masa
bulmak neredeyse imkansız gibiydi ama şansımıza geldiğimizde sahile yakın
oturan bir grup kalktı da biz de oturabildik. Keyfime diyecek yoktu hani. Bir
saat kadar sonra yanımıza bir de çekik bir çift oturmaz mı? Kankam da Kore
hayranlığımı bildiğinden başladı Kore ile ilgili İngilizce konuşmaya, amacı dikkatlerini çekmek. Neyse o amacına ulaşamadan
ben dayanamayıp pat diye “Koreli
misiniz?” sorusunu yönelttim. Haliyle şaşırdılar, bir şey diyemediler
sonunda Kore
hayranıyım diye başladım anlatmaya. Nereden geliyor bu hayranlık
diye sorduklarında, Kore dizileri ve
Kpop dedim. Favorin
hangi grup deyince de anında BIGBANG
cevabını verdim. Yeni albümü çıktı, biliyor musun
deyince de Blue, Alive deyiverdim :D
Bir de
demez mi dünya turuna çıkacaklar gidecek misin diye… Ah keşke ama
gidebileceğimi hiç sanmıyorum dedim. İçlerinde
favorin hangisi sorusu gelince de G-dragon
dedim. Kadın da hmm
tabi ki diye başını salladı. ( Kore’de
de en meşhuru o der gibi) tabi sadece BB değil DBSK, 2pm, Shinee de
seviyorum dedim. O kadar heyecanlıydım ki o an aklıma hangi grup adı geldiyse söyledim,
tabi hepsi erkek olunca da sadece erkekler mi hiç sevdiğin bayan ünlü yok mu dediler. Öyle deyince 2ne1 dedim anında, sonra da aklıma nereden geldi
bilmiyorum ama Han Hyo Joo dedim, hangi dizilerden tanıyorsun onu dediğinde
insanın hiç mi aklına bir dizi gelmez yahu :S Gelmedi gelmedi…suskunluğum
artınca da en sonunda “Heaven’s Postman”ı
söyleyiverdim. Tabi konu JJ’a geldi ve
TR ziyaretinden bahsettik. Korece
biliyor musun? Sorusu geldi tabi. Öğrenmek istiyordum ancak sadece bir derse
gidebildim dedim… tabi nedenini de merak ediyorlardı… sıkıldım deyiverdim, cidden çok
sıkılmıştım ilk derste bir de günü uymuyordu… ne öğrendin deyince hiçbir
şey dedim… peki hiç bildiğin Korece
kelime var mı dediler. Aklıma hemen annyonghaseyo
geldi, duyunca çok mutlu oldular, sonra ahjusshi, ahjumma falan da dedim ama en
sonunda dayanamayıp en popüleri de oppa
dedim. Adam “oppa” nın anlamını söylemeye başladı.( ah ağabeycim neredeyse her sayfada o kelimeyi görüyoruz diyemedim:S)
Arkadaşlarımla birlikte biraz muhabbet ettikten sonra mesleklerimiz sordu.
Mühendislik okuduğumuz öğrenince kartvizitini verdi. Hatta arkadaşım İst’te
oturduğu için tel numarasını da aldı, İstanbul’da çalıştığı şirkette staj
yapmak isterseniz, bekleriz dedi. Benimkini almak istedi ama o şaşkınlıkta
reddettim neyse arkadaşım o şirkete girdiğinde bir şekilde bana da bir şeyler
ayarlar inş. O değil de kartvizitindeki bilgiler Güney Kore’de çalıştığı
şirkete ait, müdürmüş. Korece yazılar yazdığı için kadın Telekom şirketi diye
uyardı beni:D SK Telecom J
Eğer bir gün Kore’ye gitmek nasip olursa bu kartvizit belki de işime yarar diye
umuyorum. Çok tatlı insanlardı. Bu muhabbet İstanbul’un bile güzelliğini
unutturdu bana ^^ Oradan çıktıktan sonra bir süre hiçbir şeye odaklanamadım
zaten. Yanımdan İbrahim Kutluay geçmiş, hiç fark etmemişim tüh foto çekemedim:/
Bebek’ten Ortaköy’e kadar yürüdük. Ortaköy’deki takı
pazarını görünce bir an heyecan yaptım ama ilgimi çeken bir şey olmadı evde
aynı takılardan sürüsüyle var hepsi Bodrum hatırası. Ortaköy’de kumpir keyfi
yaptıktan sonra Beşiktaş’a yol aldık yürüyerek… Oradan İstiklal Caddesi’ne
geçtik. O kadar kalabalıktı ki adım atacak yer yoktu neredeyse… zaten yorgunluk
da baş göstermeye başlamıştı ama binalar o kadar güzeldi ki seyretmeye de
doyamadım doğrusu, yorgunluk uçtu gitti bende. La Fontaine’de oturmak için
sıraya girdik, meşhur Jadore tatlılarından yemek için, gerçi tatlı yiyecek hal
de kalmadı ben de. Geri dönerken Sephora mağazasını gördüğüm gibi daldım içeri
o çok istediğim makyaj setini almak için… Arkadaşım ihtiyacın var mı da
alıyorsun... hiç sanmıyorum dese de merak işte ya… Eve döndüğümde kardeşim bayıldı
gerçi en önemlisi de oydu :) Saat gecenin 10’nunda eve gelmiştim ki bir saat
sonra tekrar Taksim’e çıkmak için hazırlanmaya başlayacaktım da hiç halim
kalmadığını fark ettim kafamı yastığa koyduğum gibi uyudum sonunda beni bırakıp
gittiler… Yaşlanmışız be…
Ertesi gün Büyük Ada’ya gitmek istiyorduk ama vaktimiz
olmadığı için kısmet olmadı:/ Ortaköy’de boğaz manzaralı bir kahvaltıdan sonra
tekne gezisi yaptık. Sonra da eve dönüp Eskişehir’e doğru yola çıktık.
Şansımıza hava o kadar güzeldi. Vizelerden sonra yapılmış bir tatil oldu.
Haftasonumuz dolu dolu geçti. Keşke daha çok vaktim olup da Blogger
arkadaşlarımla da buluşma şansım olsaydı. İnşallah bir dahaki gelişimde daha
çok vaktim olur da sizlerle de bulaşabilirim :D
Hi, gelmiş haberimiz bile yok aha :p Hem de koreli çift bile bulmuşsun çingu, tebrikler :)
YanıtlaSilSunkyoung Telecom'da seni çalışıyor görürüz artık aha :)
Biz'de arkadaşlarla Cumartesi sabah Çengelköy'de boğaza karşı şöyle bir kahvaltı yaptık, çok güzeldi. İstanbul'un boğaz hattı bir harikadır. Umarım bir gün hepimiz beraber gezeriz :)
Teşekkürler, amin inş :D
SilÇingum aslında sizlerle de gezmek çok istiyordum ama 4 yıldır ilk kez geliyorum ve kankamı 4 senedir oyalıyordum:S Size de söyleyip boş yere umut vermek istemedim^^ Mezun olunca sık sık gelirim o zaman mutlaka görüşürüz, hep beraber gezeriz:)
Kısa da olsa güzel bir İstanbul turu yapmışsın, Koreli çiftle karşılaşıp iş bağlantısı kurmuşsun tüm bunların üstüne bir de bloggerlarla görüşseydin vallahi kıskanırdım! :D
YanıtlaSilAman ne yapacaksın İbrahim Kutluayı salla gitsin :)
Ay çingu tam senin bloga yorum yazarken yorumun geldi eeee ben daha ne diyeyim anladın sen onu :P
SilVaktim olsa diğer bloggerlarla da görüşürdüm ama işte bir daha ki sefere birlikte gidelim de hep beraber gezelim çingu :D